26 Ocak 2009 Pazartesi

Yaparız beyim, yaparız! - Firüzan Baytop

Yaparız beyim, yaparız!

Askerlik dönüşü Karaköy’de bir eski binanın 4. katında açtığım “Metra” isimli büromda iki sınıf arkadaşımla proje yarışmalarına girerken (Şahap Aran ve Ferruh Narman ile iki üçüncülük kazandık/ Dış ülkelerde Türk şehitlikleri ve SSK. Süreyya Paşa Hastanesi). Ama ben bir de sürekli para getirecek iş arıyordum. Yurt arkadaşım İzzettin Bolat’ın aracılığı ile, onun Vakıflar adına kontrol ettiği Fatih’te “Karadeniz Medreseleri” onarım müteahhidi’nin yanına – eski eser onarımından anladığımdan değil, sözleşme gereği zorunlu olduğundan – şantiye şefi olarak girdim. Aslında onarımı müteahhidin bizzat kendisi (Sadık Hükümen) yönetiyordu.

İşin sonlarına doğru bir gün kontol, müteahhit ve ben inşaatı dolaşıyoruz. Medreselerin pencerelerinde yuvarlak demirden kare bölüntülü ve çokyüzlü topuz bağlantılı parmaklıklar var. Demir poz fiyatları çok iyi, demir ucuz. Müteahhit o kadar kocaman topuzlar yapmış ki kontrol kabul etmiyor. Müteahhit “Ne güzel, ne kadar sağlam” derken, kontrol “değiştirin”, ben “hık, pık!” bir süre tartıştıktan sonra müteahhit ortalığı yatıştırıyor: “adamlar koyar, topuzları eğeletirim.”

Herbiri 16’mı, 32’mi yüzlü elma kadar topuzlar. Ben -cahilliğe bakın!-“yapılacak şey değil, değiştirmeden olmaz” demeye çalışırken müteahhit kolumu çekiştirip duruyor “yaparız beyim yaparız”. Yapılamazlığını görmez değil, ancak çaresizliği de görüyor İzzet arkadaşım ve “peki” diyor.
Sonrası mı? Ne eğeleme, ne değiştirme. Unutturdu gitti müteahhit.
Ne ki kabul heyeti bizim uyanık (!) müteahhidin, mevcutlara ve şartnameye aykırı bu uygulamasını yutmadı ve demir ağırlık farkını kesin hakedişinden bir güzel kesti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder