26 Ocak 2009 Pazartesi

Estonya seferimiz - Firüzan Baytop

Estonya seferimiz


Moskova’da çalışırken birgün İstanbuldan, mühendislik bölümü şefimiz Cengiz Yalçın aradı. Estonya/Tallin’de bir kağıt fabrikası için teklif hazırlıyorlarmış. Metraj için kendisinin, fiyatlandırma için teklif şefliğinin, şartnamede ki belirsizlikler hakkında bazı soruları varmış. Hangi malzemenin orada bulunabildiği ve fiyatlarını da bilmek istiyor. Akşam soru faksını alıyorum. Orada temas edeceğim müşavir mühendislik firmasının adı ve telefon numarasını da göndermişler. Biraz soğuk algınlığım var ama çaresiz gideceğim. Hazırlıklarımı yapıyor, ertesi sabah yanımda Rusça tercümanımız Valeri ile uçakla Tallin’e uçuyoruz.

Şehirde tek yüksek bina, temiz bir otel olan Viru’ya yerleşiyor ve müşavir firma EFS’ye telefon ediyoruz. Hemen gelip bizi otelden alacaklarını söylüyorlar. Rahat bir nefes alıyoruz. İlk teması sağlamışız. Artık yabancısı olduğumuz bu ülkede yalnız değiliz. Ama fena havadis, üşüyorum.

Az sonra EFS’den zayıf, uzun boylu, güleç yüzlü genç bir mühendis geliyor. Adı Jannsen. Hep birlikte şirket ofisine gidiyoruz. Tanışmalar, çay ve kahve içerken bir miktar sohbetten sonra öğle oluyor. Bizi şehrin kenarında, bahçe içinde şirin bir lokantaya götürüyorlar. Ben (daha önce sadece ismini duymuştum) kiyevski yiyorum. Harika bir tavuk yemeği.

Öğleden sonra ofiste karşılıklı teklif dosyalarını açıyoruz. Ben dosyada Cengiz beyin işaretlemiş olduğu maddelerle ilgili soruları teker teker soruyorum. Net cevaplar veriyorlar, maddelerin yanına cevapları yazıyorum. Bu suretle akşamı ediyor, malzeme ve malzemecilerle ilgili konularımız için ertesi sabah buluşmak üzere bizi otelimize bırakıyorlar. Valeri ne yapıyor bilmiyorum ama ben, fena üşütmüşüm ya, erkenden yatıyorum.

Ertesi sabah Jannsen ve Valeri ile birlikte önce çimento ve tuğla firmalarına ve de iş makineleri kiralayan birine uğradıktan sonra bir kereste fabrikasına gidiyoruz. Müdürle tanışıp 3-4 bin m3 keresteye ihtiyacımız olduğunu anlatıyoruz. Bizim yağlı bir müşteri olduğumuzu gören müdür hemen bizi toplantı odasına alıyor, dört fabrika yetkilisi karşımıza diziliyor. Bu sefer kereste ihtiyacımızı boyutları ile ayrıntılı olarak belirtip “Biz EFS’nin projelendirdiği bir kağıt fabrikası için teklif hazırlıyoruz” diyoruz. “Acaba bu miktarları bize ne kadar zamanda ve çok kaba olarak kaça verebileceğinizi söyleyebilir misiniz?” Birbirlerinin yüzüne bakıyorlar, uzun süre aralarında-bizim anlamamamız için-Estonca konuştuktan sonra “Siz ne veriyorsunuz” demezler mi? Sonradan öğreniyoruz, SSCB’ne bağlı özerk cumhuriyetlerdeki üretici ya da imalatçılar pek fiyat bilmiyorlar. Bizim askeriyede birliklerin birbirinden mal ve malzeme alırken verdikleri “Harbiye ayniyat makbuzu” gibi bir kağıt veriyorlar. Her üretici sadece üreteceği yıllık toplamdan sorumlu. Alıp verdiklerinin fiyatlarını yetkili üst makamlar koyuyor. ( Bu belirsizliklerin sonucu Estonya Birlik’ten ayrılırken Ruslar, yanılmıyorsam onları 30 milyar dolar borçlu çıkartmıştı). Sonunda akşama fiyatları vermelerinde anlaşıyoruz. Dönüş yolunda Jannsen’in ağzını arıyorum, işi alırsak bize gelebilecek, bu da iyi havadis.

Öğleden sonra boşuz. Aksıra tıksıra, Valeri ile şehri dolaşıyoruz. Tallin başkent. Ufak tefek ama şirin bir yer. Sivri çatılı binaları ile Avusturya kasabalarına benziyor. Bir ara bir elbiseci dükkanı görüyor hemen içine giriyoruz. Pardesüm ince,. Kalın ve ısıtıcı bir şeye ihtiyacım var. Güzel, içi kürklü bir anorak buluyorum, tam bana göre. Fiyatı da ucuz mu ucuz. 10 dolar gibi bir şey. Alıp hemen kasaya koşuyorum. Ama bana vermiyorlar. Çok az üretiliyormuş, yalnız Estonyalılara satılabilirmiş. Neyse gene becerikli Valeri devreye giriyor, anorağı alıyor hemen giyiyorum. Oh, sımsıcak.

Akşam Jannsen iş makineleri kiraları ve kereste fiyatları listelerini getiriyor, vedalaşıyoruz. Yarın sabah Moskova’ya döneceğiz.

Moskova’da işe değil, hemen otele gidiyorum. Valeri ile mümkün olduğu kadar ilaç, rapor için kağıt kalem istiyor, yatakta faksları yazıp gönderiyorum. Otelde iki gün tam istirahat ile, soğuk algınlığım hafifliyor, Allaha çok şükür.

Az sonra SSCB dağıldı. Bir hayli uğraşmadan sonra Estonya yeniden istiklâline kavuştu ama bizim teklif de yattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder