26 Ocak 2009 Pazartesi

Betonlar üzerine - Necip GÜVEN

Betonlar üzerine
Necip Güven

Öğretilen şey unutulduktan sonra kalan, eğitimdir
B.F. Skinner

1972 yılından beri, dergilerde ve gazetelerde sürekli yazıp çiziyoruz. Yapı malzemelerindeki kalite bozukluklarını ve uygulama hatalarını; tüvanan malzemenin granüle olmayışından, yani betonun, kum ve çakılının granülümetresinin incelenmeden beton imal edilmesinden tutun da, inşaatta kullanılan betonarme demirinin kimyasal ve mekanik özelliklerinin standartlara uymaması. Demirin karbon miktarının çok yüksek olması, dolayısıyla sünme özelliğinin azalması ani kırılgan olması bükülürken zor bükülmesi ve çatlaması gibi kusurlarını içermektedir.

1972-1980 yılları arasında betonlarda yapılan bir araştırmada,beton mukavemetleri özel inşaatlarda, tasarım mukavemetinin %20 si civarındadır. Kamu inşaatlarında bu kalite bir miktar yükselmesine rağmen yine de çok düşüktür.

Burada bir anımı anlatmadan geçemiyeceğim, çünkü betona bağlayıcı özelliğini veren çimento ile ilgili olduğu için çok çarpıcı bir örnektir. 1978-1979 yıllarında inşaat mahallinde hazırlanan B225 kalitesindeki (BS 18) bir beton imal etmek için Kum/Çakıl/Mıcır karışım oranları ve su/çimento oranları; olabildiğince itina ile hazırlandıktan sonra beton için fabrikadan günlük çimento sipariş edilmiş, kontrole geldiğimde önce çimentoya baktım. Tesadüf bu ya torba sıcaklığı dahi soğumamış çimento paketinin içinden iri parçacıklar çıktığı gibi Klinker de tam olarak öğütülmemiş bulgur tanecikleri gibi parmaklarımız arasında yuvarlanmakta idi. Oysaki herkesin bildiği gibi çimento, kaba tabiri ile un şeklinde olmak icap ederdi. Ayrıca bunun da üstüne üstlük Fabrikanın kendi laboratuvarlarında çimento karışımlarının sıkça tahlil edilmediği ve dolayısı ile çimentoda bulunan ve alcı tabir edilen (Jips) oranının yüksek olduğu çimentolara da rastlanmıştır. Bu malzeme de suya haris bir malzeme olduğundan, rüzgar ve aşırı sıcak olmamasına karşın taze betonun yüzeyinde gelişigüzel çatlaklar, yarılmalar husule getirmektedir. Dahasını da söyleyeyim ki klınkeri tamamen bozuk çimentolara da şahit olmuştum.

*** ***
Yukarıda da bahsettiğim gibi bir betonarme yapının ana malzemesi olan kum + çakıl, demir ve çimentonun uygun nitelikte olmadığı ve bu nedenle de hazır beton santrallarının kurulması gerektiğini de her fırsatta ve her ortamda dile getirdik, yazdık çizdik ta ki 1980 li yıllara kadar. Denetimin ne kadar önemli olduğunu her fırsatta vurguladık. Kalifiye eleman yetiştirmenin önemine dikkat çektik. Sertifikalı ve eğitilmiş ara eleman yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu hep anlata geldik.

1980’li yıllardan sonra beton santralları kurulmaya başlandıktan sonra yapıların daha bir kaliteli olacağı ümidi yeşerdi içimizde. Denetimsiz yapılarında betonları sağlam olacaktı! (Çünkü etkin denetleme yoktu, kaçak çoktu) hiç olmazsa insanlar daha bir güvende olacaklardı! hep yetkililerin dikkatlerini çekmek istedik. Çağrıda bulunduk, çelik fabrikalarının ve çimento fabrikalarının denetimi için.

Ancak günümüzün problemlerinden birisi de beton santrallarının denetimi konusudur. Bugün yeterince denetlendiği kanısında değiliz beton santrallarının. Çoğu kez karşılaşıyoruz betonlarda kalite düşüklüklerine. Bu durumlarda çareyi; beton santralını değiştirtmekte buluyoruz, kolayımıza bu geliyor. Çünkü denetimin bireysel olmadığı, yaptırım gücü olan, kurum ve kuruluşlarda olduğuna inanıyoruz. Ne varki bu kamu denetimi yapan kuruluşlar yıllardan beri hep kulaklarını tıkadılar, yazılanlara çizilenlere hiç aldırış etmediler. Deprem ile ilgili tüm düşünce ve kaygılarımızı da yine 1972 yılından beri hep yazıp, konuşup, tartışmaktayız.

Ne acıdır ki 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden tam 20 yıl önce yazıp, konuları ve önerileri genel anlatım kuralları içerisinde tüm yönleri ile yalın ve çarpıcı bir şekilde gözler önüne serip ilgililerin dikkatine sunmamıza karşın hiçbir kurum ve kuruluş aldırış etmemiştir. Bu konularda önlem alması gerekenler, bir vurdum duymazlık içerisinde olmuşlardır.

Ne var ki 17 Ağustos 1999’da ki o malum deprem olduktan sonra bir gayret içerisine girilmiştir. 20 yıl önce vurguladığımız konular bire bir gündeme gelmiş ve sorunların 20 yıl önce yazdıklarımızla ayni şekilde devam ettiği acı bir gerçek olarak önümüze çıkmıştır. Bu Gölcük depremi bazı hususların öne çıkmasına bir vesile olmuştur. Denetimin ve betonun ne kadar önemli olduğu bir kere daha ön plana çıkmıştır.

İSO 9001 belgeli hazır beton santrallerinde kimyasal analizlerin her yıl belirli adette tekrar edilmesi zorunluluğu vardır. Ancak belgesi bulunmayan santrallerin kim tarafından ya da hangi kuruluşlarca nasıl denetleneceği, zorunlu olan bu kimyasal testlerin yapılıp yapılmadığı tartışma konusudur. Her ne kadar yapılan ölçümlerde klor yüzdeleri belirli sınırlamalar içinde kalsa da nem yoğuşması bulunan (Rutubetli) bodrum katların-da korozyonun, birebir klor oranına bağlı olmadığı muhakkaktır. Geçirimsizlik ve dayanımda korozyonun belirleyicisidir. TSE 500 de klor oranı ile ilgili bir sınırlama bulunmamaktadır. Denetim, kural ve standardizasyon olmadan kalite sağlanamaz.

Beton santrallerindeki kimyasal testlerin yapılıp yapılmadığı konusu ile ilgili olarak bir anekdotu sizlere aktarmak istiyorum.
1997 Yılında BS35 kalitesindeki bir beton sözleşmesi yapmak üzere inşaat yakınındaki bir hazır beton santraline,mal sahibi ile birlikte gittik. Santral yetkilisi ve laborantı ile birlikte hazır beton için kullandıkları malzeme stok sahasını gezerken, deniz kumlarını yıkayıp yıkamadıklarını sordum. Mevsim Kış olduğu için yağmurda tuzlar çözülüp gitmektedir diye cevap verdiler. Kimyasal tahlil yapılıp yapılmadığı takdiri sizlerindir. Ben de bu malzeme yerine yıkanmış mıcırdan elde edilen kum ve taş tozu ile bir karışım yaparak BS 35 sınıfı betonun karışım oranları ve fiyat analizini tespit etmelerini istedim.

Bu şekilde betonu alabileceğimizi ve ayrıca inşaat şartlarında yeterli sayıda beton numuneleri alarak, hem üretilen beton kalitesini kontrol etmek, hem de inşaat şartlarında betonu ne kadar koruyabildiğimizi saptamak, kendi yapı güvenliğimiz açısından uygun olacağı düşüncesindeyiz.

Burada anlattıklarımız ve izlediğimiz yol ile yöntemler, tüm bireysel inşaat yapan insanlarımızın da haklarıdır. Her inşaat sahibi kendi hak ve sorumluluklarını bilerek davranırsa inşaatlarımız sağlam olur. Tüm dileğimiz ve anlatmaya çalıştığımız hususlar güvenli yapılara sahip kentleşme içindir. İnsanlarımızın can ve mal güvenliğine yöneliktir. Birlikte, güvenli yapılar için teknik insanlarımızın da yardımcı olma gibi bir yükümlülükleri vardır. En azından bu bir insanlık görevimizdir.




KAYNAKLAR

GÜVEN N; Depremin etkileri ve alınması gereken önlemler Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi 1978
GÜVEN N; Yapı üretimindeki savurganlık ve alınması gereken önlemler Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi 1979
GÜVEN N; Kayseri de deprem olur mu Şu Bizim Kayseri Dergisi, İstanbul Şubesi Nisan-2000
GÜVEN N; 17 Ağustos 1999’u unutacak mıyız ,Yaşama Dokunmak Dergisi “söyleşi” sayı 1,İstanbul Mart-2000
GÜVEN N;”KYB-THB” Kendiliğinden yerleşen beton-Torbalanmış hazır beton,Yaşama Dokunmak Dergisi sayı 8,İstanbul Aralık-2000
GÜVEN N; Deprem ve yapılarda betonun önemi, Yaşama Dokunmak Dergisi sayı 3,İstanbul Mayıs-2000
GÜVEN N; Televizyon Kuleleri ve Sanayi Bacaları/İstanbul-1982
GÜVEN N; Ürperten Tespit,Duyuru Gazetesi “Röportaj” ,İstanbul 26 Eylül 1999

Adres:
Necip GÜVEN İnş.Yük.Müh. ( Y.T.Ü. - 1972 )
Tel.: (0216) 354 01 71 / (0532) 216 47 65
E-Mail : necipguv@yahoo.co nguven@guvensuyd.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder