26 Ocak 2009 Pazartesi

İstanbuldan gelen uzman - Firüzan Baytop

İstanbuldan gelen uzman


1994 Yılında Leningrad’da (Artık ismi Saint Petersburg/Sankt Peterburg) Goznak “Değerli Kâğıtlar Fabrikası”nı yapıyouz. Bu Alarko olarak Rusya’da dördüncü, Leningrad’da ikinci işimiz oluyor. Daha önce bu fabrikanın su arıtma tesisini yapıp teslim etmiş, idare işin kalitesi ve çalışma düzenimizi beğenip bu işi de pazarlık yolu ile bize vermişti.

İşin darbeli değil, hidrolik itme ile zemine çakılan kazıkları ve kaba inşaatını kısa sürede tamamlayıp ince işlere girmiştik. Belirli aralarla sürekli yaptığımız şantiye ziyaretlerimin birinde arkadaşlar “Ağabey vinil döşeme kaplamalarına başladık, ancak kontrollar beğenmedi” dediler, “bir bakar mısınız?”. Gidip baktım. Gerçekten de derzler özensiz, karo uçları kalkmış, siyah renkli yapıştırıcı derzlerden dışarı fışkırmıştı.

Öğleden sonra ince inşaat şefimiz ve işi yapacak ustayı alıp temizlettiğim yeni bir odada toplandık. “Bakın” dedim, “Önce yapıştırıcıyı yaklaşık on onbeş dakikalık bir süre içinde kaplayabileceğiniz bir alana özel malası ile düzgünce serip, malanın dişli kenarı ile çimento şap çizgi çizgi görününceye kadar düzgünce yayın. Yapıştırıcının biraz kendini çekmesi, biraz katılaşmasını beklerken bir yandan da bir vinil karoyu yüzü alta gelmek üzere çimento şap üzerine koyup üstten bir pürmüz (primus) lâmbası alevi ile hafifçe ısıtın. Bir ikinci, üçüncü… karoyu bir öncekinin üzerine gene yüzleri altta olmak üzere koyup aynı şekilde ısıtın. Hazırladığınız zemine yetecek kadar karo ısındıktan sonra kendinizden başlıyarak ileri ve sağa-sola doğu döşeyip, her bir karonun kenarlarından parmak uçlarınızla hafifçe bastırın ve böylece devam edin.”

Yarım saat sonra kontrola gidiyorum. Çocuklar işi kavramışlar keyifle çalışıyorlar.

Ve akşam üzeri inşaattan iyi haberler geliyor. Ruslar işi beğenmiş “Nasıl yaptınız” sorularını bizimkiler “İstanbuldan uzman getirdik” diye cevaplamışlar. Ertesi günü bizim işçilerin de Rusların da bana davranışları değişiyor, daha bir saygı ile bakıyor, konuşuyorlar.

STFA’nın değerli iki kurucusundan Fevzi Akkaya diyor ki: “Bir mühendis (mimar da doğal ki) yapılacak herhangi bir işi en az o işi yapacak usta kadar iyi bilmelidir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder