26 Ocak 2009 Pazartesi

Süleyman Demirel Hastanesi - Firüzan Baytop

Süleyman Demirel Hastanesi


Adana Devlet Hastanesi ile SSK. Balıkesir ve Elazığ Hastaneleri inşaatlarından, çeşitli nedenlerle beklediğimiz kârı elde edemeyince bir daha hastane işi almamaya karar vermiştik ya, insan büyük söylememeli. 1998 yılında Isparta’da Süleyman Demirel Üniversitesi “Araştırma ve Uygulama Hastanesi” ihaleye çıktı. Süleyman beyin ismi var. Üstelik o sıralar Cumhurbaşkanı. Gel de sözünü tut. Elbette teklif verdik ve işi de aldık. Önemi nedeni ile işin başına iki genç ama deneyimli ve dinamik mühendis, şantiye müdürü olarak Melih Erakman, Elektro-mekanik (!) işleri müdürü olarak da Ünsal Özgen getirildi. İşler dış kredinin hazinece onayının gecikmesi yüzünden, bir süre ağır gitti ise de 1999 başlarında tam faaliyete geçildi.

Şantiyeye ilk gidişimde kazıların büyük bölümü yapılmış, temellere başlanmış, 8-10 tanesi tamamlanmıştı. Ertesi günü için “Uygulamalarda kalite” isimli bir eğitim toplantısı yapacağımı söyleyince “Ağabey henüz temellerdeyiz” diye herkes bir hayli şaşırmıştı. Toplantının başında anlatıyorum: “Bu günün toplam kalite anlayışında herhangi bir işin toprak altında, kaplama arkasında kalıyor diye yapım özeni azaltılamaz. Bir işin baştan sona ve her bir kaleminde kalite gözetilecektir.” ve ekliyorum “İşin her hangi bir anında şantiyeye gelen bir ziyaretçi sizi ve firmanızı yaptığınız işin o anki durumuna göre değerlendirecektir. Onlara, hele bir işi bitirelim, o zaman kalitemizi görün, diyemezsiniz”. Arkadaşlar sonraları yaptıklarına daha bir özen gösterip, hastaneyi 2000 yılı sonunda, süresinden daha önce çok kaliteli ve güzel olarak tamamladılar.

Hastanenin geniş yardımcı katlarının üzerinde daha küçük alanlı 5 hasta katı var. Bu katlar ile alt yardımcı katllar, arasında da bir kör tesisat katı var. Ancak kaba yüksekliği 1,90m. Zemin şapı, üst düzeyde borular bu yüksekliği 30-40cm. daha azaltıyor, bir yerden bir yere iki bölüm, zar zor geçiyorsunuz. 30m. olan bina yüksekliği, 30cm. daha artırılsa da tesisat katı 2,20’ ye çıksa mimarî oran mı bozulurdu?…

Mimarlıkta fonksiyon en önde gelir. Mimarların en kötü huyu ise zaman zaman kendilerini kandırmalarıdır.

* * *
Şantiyelerde en çok üzerinde durduğum, temeller ve dış perdelerin biran önce tamamlanıp, yalıtımlarının yapılması, yağmurların içeri dolmaması ve yan boşluklara malzeme yada insan düşmemesi için, bu boşlukların bir an önce doldurulmasıdır. Burada bu boşluklara insan düşmedi, bir yaralanma, bir ölüm olmadı ama bir kocaman yükleyici sırt üstü çukura yuvarlandı. Sigortası da yokmuş, sahibi büyük zarara uğradı.

* * *
SDÜ’nin şehir içinde üç katlı bir misafirhanesi var. Bir çok öğretim görevlisi, doçenti, profesörü orada kalıyor. Ben de şantiyeyi ziyarete gittiğimde orada kalıyorum. Bir gün odamın koridorunun sonundaki yangın merdivenine bir bakayım dedim. Koridordaki merdiven kapısı açık ama bahçeye açılan kaçış kapısı asma kilitle kilitli idi. İyi mi?!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder